No hate. No violence
Races? Only one Human race
United We Stand, Divided We Fall
Radio Islam
Know Your enemy!
No time to waste. Act now!
Tomorrow it will be too late

English

Franç.

Deutsch

عربي

Sven.

Español

Portug.

Italiano

Русск.

бълг.

Hrvat.

Češt.

Dansk

Suomi

Magyar

Neder.

Norsk

Polski

Rom.

Srpski

Slov.

Indon.

فارسی

Türkçe

日本語

汉语


 

Yeniakit.com, 2018-11-08

Müslüman olmadan önce tüm dünyada "Çakal Carlos" olarak bilinen Salim Muhammed,
Baran Dergisi'nde bu hafta "Robert Faurisson, Negasyonizm ve Gaz Odaları" başlıklı
bir yazı kaleme aldı.

Müslüman olmadan önce "Çakal Carlos" namıyla tüm dünyada tanınan Salim MuhammedBaran Dergisi'nde yayımlanan son yazısında, yine ses getirecek bir konuya değindi.

İşte Çakar Carlos'un o yazısı...

Robert Faurisson, Negasyonizm ve Gaz Odaları

Robert Faurisson’un geçmişte yazdığı bir makaleden aklımda kalanlar hakkında bir yorumda bulunmak istiyorum. Buna vesile olan şey ise 24 Ekim 2018 Çarşamba tarihli Dailly Le Monde’da Faurisson’un hayatını kaybettiğine dair bir haber ve makale görmüş olmam. Faurisson’un negasyonizm ideolojisine mensup olduğu belirtiliyordu. Negasyonizm yahut denializm (redcilik), Yahudilerin Naziler tarafından toplama kamplarında gaz odalarına doldurulmak suretiyle soykırıma maruz tutulduğunu reddeden, resmî tarihin uydurmalarla insanları manipüle ettiğini söyleyen bir fikirdir. Onun 21 Ekim Pazar günü 89 yaşında öldüğünü yazan yerine kadar makalenin bir kısmını okudum. Faurisson, Fransız negasyonizm ideolojisini savunuyordu. Bu fikir, Yahudilerin genel hususiyetlerini görmeyen bir fikir. Mevzu bahis makale çok uzun ve enteresan bir makaleydi.

Faurisson ile çok uzun yıllar evvel kontak kurmuştum. Senelerce iletişim hâlinde olmuştuk. Bir çok defa beni ziyaret etme teşebbüsünde bulundu. Elbette bu teşebbüsleri menfi neticelendi. Çünkü o Hitler Almanya’sı söz konusu olunca hemen dile getirilen “gaz odaları”nı, insanların odalara kapatılıp gaz kullanılarak öldürüldüğü iddiasını reddettiği için suçlanan bir adamdı. Gaz odaları, özel servisler tarafından Batı Almanya insanından para koparabilmek için uydurulmuş tarihî bir yalandır. Kaç para koparmışlardır bilmiyorum; fakat sözde buralardan kurtulanlar yahut onların yakınları vasıtasıyla yüz milyonlarca doların İsrail’e aktığı bir gerçek. Bu soru, Fransa’ya sadık bilinen; fakat Komünist Parti’ye ihanet eden, Fransa’nın ilk Komünist devlet başkanı Mitterand etrafında cevap bulabilir. Mitterant, 1981 yılında, Komünist Parti’den seçildi. Bu parti o dönem Fransa’nın en büyük partisiydi, hâlâ Fransa’nın en büyük partisi.

Faurisson, hiç kimsenin gaz odalarında öldürülmediğini iddia ettiği için suçlandı. Holokost’u reddetmesi sebebiyle hapis cezasına çarptırıldı. Bu mesele hakkında tartışmak yerine cezalandırma ve baskı uygun görüldü. Binlerce Euro tazminat ödemek zorunda bırakıldı. Bir çok profesör üniversitelerde kanunlar, hukuk ve çeşitli meseleler hakkında konuşabilirken, Auschwitz ve gaz odaları hakkında konuştuğu için baskı gördü, hukuk devreye girdi. Bu mesele konuşulurken Auschwitz ismi ön plâna çıkıyor. Auschwitz isimli yerde bir toplama kampı oluşturulduğu, tamamı olmasa bile büyük bir kısmını Yahudilerin oluşturduğu kölelerin çalıştırıldığı ve nihaî netice için gaz odaları vasıtasıyla bu insanların katledildiği iddia ediliyor. Onun yakınında bir kampın daha bulunduğu söyleniyor. Bazı şeyleri hatırlatmak maksadıyla söylüyorum. Bu hususta çok konuşulan meselelerden birisi de kriminal Siyonist Yahudilerin Nazi Almanya’sı ile işbirliği yapmak suretiyle “anti-semitizm” söylemleri üzerinden kendilerine alan açtığıdır. Oysa Yahudilerin belki de sadece %1’i Semitik orijinlidir, daha fazla değildi. Belki “anti-Yudaizm” diyebilirsiniz; ama “anti-semitizm” diyemezsiniz. Semitik olanlar Araplardır, %100’ü Semitiktir, inanmayanlar için %99 diyelim.

Arapların büyük bir kısmı Ortadoğu’da yaşar. Araplar ile Almanlar arasında kötü ilişkiler yoktur. Almanlar, Ortadoğu’da Fransız ve İngiliz kolonyalistlerin düşmanıdır. Bilindiği üzere Hindistan’ın doğusuna Birmanya’ya kadar bir İngiliz işgali söz konusudur ve bölge bölge Fransızların hâkimiyet tesis ettiği alanlar da vardır.

Faurisson, çok politize olmuş bir isim değildi. Yalan söylemiyordu; sadece inandığı hakikatleri dile getiriyordu. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden bir Yahudi kadın vardı ve semitik değildi. Adalet bakanlığı da yaptı. Mezarı Fransa’nın önemli isimlerinin bulunduğu bir pantheonda. Bu kadın, ailesiyle birlikte Auschwitz toplama kampında tutulmuş, babası hariç tüm ailesi Sovyetlerin güneye ulaşması neticesinde kurtarılmış. Bu insanlar açlıktan ve muhtelif sebeplerden ölmüş olabilir. Siyonistler, Almanları-Nazi fanatikleri kullanarak burada Yahudilerin büyük acılar çekmesine sebep olmuş olabilir. Bu Yahudi eski bakan, “Ben Auschwitz’de hiç gaz odası görmedim.” demişti. Bu gerçekten çok enteresan bir bilgi ve Siyonistler ise sürekli gaz odalarının olduğu propagandasını yaptı. Bu hususta karşıt görüşlerin dile getirilmemesi için Siyonistlerin bir baskısı var. Yani Yahudiler Naziler tarafından sürgün edilirken Siyonistlerin operasyonlarına maruz kaldı ve Yahudilerin Yahudi olmayanlar tarafından acıya mahkûm edildiği söylendi.

Hülasa, Faurisson bu hafta hayatını kaybetti. Çok hastaydı ve son zamanlarda kendisinden mektup da alamıyordum. Ölümünün ardından da Faurisson hakkında iftiralar ve yalan haberler yayınlanıyor.

Toplama kampları hakkında Siyonistler tarafından bir çok hikâye uyduruldu. Siyonistler tarafından bir takım Yahudilerin çektiği acılar sömürüldü. Dürüst tarihî analizlere göre, gaz odaları hakkında yalan söyleniyor. Gaz odaları yoktu. Gaz odalarının yok edildiği söyleniyor. Her şey duruyor; fakat gaz odaları yok edilmiş. Kötü şartlardan, açlıktan vesâir sebeplerden ölümler gerçekleşmiş olabilir; ama gaz odalarının varlığı kesin değil. Varsa niçin hiç bir şeyi değil de onları yok ettiler. Bu yalan senelerdir söyleniyor.

Gaz odalarında on milyondan fazla Yahudi’nin öldürüldüğü ve bir soykırım yapıldığı iddia ediliyor. Bu sebeple hiç alâkası olmamasına rağmen Fransa tazminat ödemeleri yaparken, Almanlar Yahudilere milyonlarca dolar ödedi.

O günlerden bugüne bir devlet sahibi olan Siyonistler, mukaddes topraklarda Müslümanlara suikastler düzenliyor, katliamlar yapıyor, tutukluyor. İşgal edilmiş topraklarda kurulmasına rağmen uluslararası hukuk bir onlara gereken müdahaleyi gösteremiyor.

Allahu Ekber!